Hafıza-i beşer nisyan ile maluldur derler. Özetle “İnsan unutur.” İnsan unutunca toplum da bu doğaya karşı gelmez. Ve hal böyle olunca bugünkü siyasi gelişmelerle yatıp kalkmamıza rağmen toplumsal hafızayı az biraz zorlayıp bugünkü şartları oluşturan geçmişi pek düşünmeyiz. Mesela Ak Parti’yi tartışırken sadece bugün yaptıklarına bakmak, CHP ile bitmek bilmeyen kavgasını karşılıklı çıkışlarla anlamlandırmaya çalışmak tek başına hep eksik kalacak. Hele bugünkü siyasi tablo yakın siyasi tarihe damga vuran 28 Şubat’ın bir sonucuyken bugünü o tarihten bağımsız düşünmek… O dönemin mağdur tarafına yazılan bir geleneğin bugünkü çiçeği burnunda lideri Numan Kurtulmuş’la yaptığımız röportajın birinci bölümü tekrar o karanlık dönemin kapısını aralıyor, bugünkü siyasi gelişmelere ışık tutuyor. O dönem sadece bu günü yöneten Ak Parti’yi doğurmadı sadece. Bakın, Demirel hala demokrasi bilirkişisi olarak başvuru kaynağı. Mesut Yılmaz tekrar umut olmak için parti kuruyor. Onun için bu günü tartışırken o günü anımsamak elzem. Birinci ağızdan çok çarpıcı tespitleri okuyacaksınız. Buyurun…
Turktime.com’u ziyaret eden Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Turktime Yönetim Kurulu Başkanı Talat Atilla ve Genel Yayın Yönetmeni Ersin Tokgöz’ün sorularını yanıtladı…
TURKTIME: Saadet Partisi’nin Çankaya Belediye Başkanlığı’na başı açık bir kadın aday göstermesi son günlerdeki açılım modasına uyma çabası mı?
NUMAN KURTULMUŞ: Bizim siyaset çizgimizde bu bir ilk değil. Daha önce Oya Akgönenç Ankara, Nazlı Ilıcak ve Merve Kavakçı İstanbul milletvekili olarak bizim siyasi partilerde parlamentoya geldiler. Kaldı ki geçmiş dönemlerde ben FP İstanbul İl Başkanı iken 6-7 bayan arkadaşımız meclis üyesi olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesine girebildiler. Geçtiğimiz seçimlerde de bayan adaylarımız vardı. Bu seçimlerde de 7 tane bayan adayımız var. Bunlardan iki tanesi başı örtülü, beş tanesi başı açık arkadaşımız. Iğdır, Çankaya, Çorum-Alaca, Gümüşhane-Kelkit, Elazığ-Keban başkan adaylarımız bayan arkadaşlarımızdır. Ayrıca il genel meclis ve belediye meclis üyeliklerine de çok sayıda bayan adayımız olacak.
TURKTIME: Yani bir açılım modasına uyma değil bu?
NUMAN KURTULMUŞ: Evet… Biz başından beri şunu iddia ediyoruz; Önce başı açık-türbanlı, Sünni-Alevi, Türk-Kürt, dindar-laik gibi kamplaşmalarını doğal kabul edip sonra da açılım yapıyoruz demek son derece yanlış. Bu memleketin bütün vatandaşları Cumhuriyetin özgür ve özde vatandaşlarıdır. Bizim anlayışımızda insanların kimlikleri, etnik mensubiyetleri değil, siyasi kabulleri önemlidir. Bizim genel siyasi çerçevemizi kabul eden, bu çerçevede mücadele etmek istiyorum diyen arkadaşlarımızın hepsine kapımız da gönlümüz de açıktır. Esra hanım da bu çerçevede Çankaya ilçemize ve Ankara il teşkilatımıza müracaat etmiş, size nasıl yardımcı olabilirim demiş. Aslında adaylık talebiyle gelmemiş. Ama bizim il ve ilçe teşkilatımız görüşmeler sonrasında kendisine Çankaya adaylığını teklif etmişler.
TURKTIME: Siz son günlerdeki açılım modasına üstü kapalı bir eleştiri yaptınız ama hem Ak Parti hem CHP bu açılım işini çok sevdi. Siyasetteki açılım hevesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
NUMAN KURTULMUŞ: Ben bunu her zaman söylüyorum: Türkiye’deki en önemli problemlerden birisi siyasi geleneklerin zayıflığıdır. Bunda en önemli nedenlerden birisi ikide bir olağandışı darbelerle demokrasinin önünün kesilmiş olması geliyor. Almanya’da bir adam ben sosyal demokratım dediği zaman 200 yıllık bir siyasi gelenek üzerinden konuşuyor. İngiltere’de muhafazakarım dediği zaman 380 yıllık bir gelenekle konuşuyor. Ama ne yazık ki Türkiye’de böyle kökleşmiş siyasi bir gelenek yok. 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan… Bütün bunlar Türkiye’nin siyasetine olağandışı müdahaledir. Ve dolayısıyla toplumda siyasi fikirler üzerinden tartışmak yerine son derece magazinsel konular üzerinden tartışıyoruz. Bizim en büyük avantajımız, başından beri temel siyasi iddialarımızı hiçbir şekilde değiştirmeden, her türlü badireden geçmiş olmamıza rağmen temel fikirlerimizi devam ettiriyor ve milletle paylaşıyoruz.
“YANLIŞ SAADET PARTİSİ ALGISINI KIRIYORUZ!”
TURKTIME: Bu farklılığın katkısı ne size?
NUMAN KURTULMUŞ: Ben hep şunu gördüm; toplumun her kesiminden insanlarla görüşüyorum. “Size oy vermeyeceğiz” diyenler var ama “şu konuda yanlış söylediniz, milleti kandırdınız” diyen bir kişiyle bile karşılaşmadım. İnsanlar bizim fikirlerimizin doğru olduğunu biliyorlar. Bizim iç ve dış siyasette birçok konuda haklılığımızın geniş kesimler tarafından kabul edildiğini görüyoruz.
TURKTIME: Ama o geniş kesimler size oy vermiyor…
NUMAN KURTULMUŞ: Birtakım yanlış kabuller, algılamalar var. Bu yanlış algılamalarla Saadet Partisi milletin en azından bir kesimi için oraya kapalı bir parti gibi algılanıyordu. Bu algıyı yavaş yavaş kaldırıyoruz. Saadet Partisi’nin haklı olduğunu kabul eden kitleler ümit ediyoruz ki destek vermeye de başlayacaklar.
“BAŞBAKAN’IN AK PARTİ’YE DAVETİNİ REDDETTİM ÇÜNKÜ…”
TURKTIME: Başbakan Erdoğan’ın size Ak Parti’ye katılın yönünde ısrarları olduğu söylendi. Doğru mudur?
NUMAN KURTULMUŞ: Evet… Geçmiş dönemlerde oldu. Hem partinin kuruluşunda hem 2007 seçimlerinde sayın Başbakan’ın teklifleri oldu. Biz bunları farklı yönelişlerimiz nedeniyle siyasi nezaket içinde uygun bulmadığımızı ifade ettik ve teşekkür ettik.
TURKTIME: Size önemli bir bakanlık teklif etmiş…
NUMAN KURTULMUŞ: Bunlar geçti. Biz geçmiş dönemlerde hukuku olan insanlarız. Bunlar o günün şartları içerisinde olmuş şeylerdir. Geride kaldı.
TURKTIME: Siz bu teklifi Saadet Partisi’nin genel başkanı olmak için mi yoksa Ak Parti’nin politikalarını onaylamadığınız için mi reddettiniz?
NUMAN KURTULMUŞ: Ben siyasete bir şey olayım diye girmiş birisi değilim. 1998’de İstanbul İl Başkanı olarak Fazilet Partisi’ne davet edildim. Üniversitede profesörlüğüme 6-7 ay gibi bir süre kalmıştı. O günün şartlarında siyasete Fazilet Partisi gibi bir yerde girmek fevkalade zor bir işti. 28 Şubat’ın bütün spotları FP’nin üstündeydi. Çok zor ve çok antidemokratik bir süreçten geçiyorduk. Ve ben bir şey olmak için değil bir şey yapmak için o zor dönemde siyasete girdim. Katkı sağlamaya da devam ediyorum.
TURKTIME: Kulislerde Oğuzhan Asiltürk ve Şevket Kazan’ın sizin genel başkanlığınızı onaylamadığı yönünde değerlendirmeler oldu. Doğru mudur?
NUMAN KURTULMUŞ: Saadet Partisi’nin 2008’de yapmış olduğu kongre Türkiye siyasetinde örnek bir kongredir. Orada şimdiye kadar başta Sayın Asiltürk ve Kazan olmak üzere siyasette uzun yıllar hizmet etmiş birçok arkadaşımızla çok geniş istişareler yapıldı. Partinin bütün yönetim kademelerindeki insanlara soruldu. Ve hemen hemen tam ittifakla benim ismim genel başkan adayı olarak ortaya çıktı.
“MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN ÜÇÜNCÜ BÜYÜK ÇIKIŞI GELİYOR!”
TURKTIME: 1994’te Refah Partisi’nin bir patlaması olmuştu. Bunu hangi konjonktüre bağlıyorsunuz? O konjonktür şu anda da var mı?
NUMAN KURTULMUŞ: Türkiye’de Milli Görüş hareketinin iki tane büyük çıkışı oldu. Ben yıllardır diyorum; milli görüşün üçüncü büyük çıkışı olacaktır. Şimdi tam o dönemdeyiz. Bunlardan birincisi 70’lerin başındaki Milli Selamet Partisi’nin çıkışıdır. Toplumda sadece bir fikri haklı olarak söylüyor olmak yetmez. Aynı zamanda toplumda siyasi dalgalanmanın da olması lazım. O dalgalanmaya önderlik yapabilirseniz o zaman toplumu belli siyasi fikirler etrafında toplamak mümkün olur. Milli Şef zamanlarında milletin büyük bölümü CHP politikalarına karşı oldu ve CHP’nin karşısında kimi gördüyse ona oy verdi. Menderes’e de Demirel’e de verilen destek oydu. Ama Demirel’e destek verenler daha sonra gördü ki aslında Demirel’in tek parti dönemindeki CHP elitlerinden pek fazla farkı yok. Oyu veren Anadolu insanı baktı ki bu işte bir terslik var. Oyu biz veriyoruz bu işte başkaları istifade ediyor. Ve dediler ki kendi kendimizi artık bizim yönetmemiz lazım. Böyle bir toplumsal talebin önüne geçip yönlendirdiği için Milli Selamet Partisi çok başarılı oldu. 70’li yıllar boyunca da 3 tane koalisyon hükümetinde bulundu ve çok ciddi katkıları oldu. Sonra düdüğü çaldılar, bir askeri ihtilal oldu ve dediler ki; “sağdaki takımlar dışarı çıksın.” Bütün sosyolojik partiler kapatıldı. Hem toplum depolitize edildi, hem sosyolojik partiler kapatılarak siyasetin damarları kurutulmaya çalışıldı. Ortaya konjonktür partileri çıktı. Ben ona zamane partileri diyorum. Zamanın şartlarına göre ortaya çıkan, kuruluş gerekçeleri ortadan kalkınca kaybolan partiler.
TURKTIME: Peki ikinci çıkışı hazırlayan şartlar nelerdi?
NUMAN KURTULMUŞ: Türkiye 1980’ler boyunca neo-liberal politikaları acımasızca uyguladı. Tamam, Özal zamanında Türkiye iktisaden kalkındı, yollar yapıldı ama gelir dağılımı eşitsizliğinin en fazla artmaya başladığı dönemlerden biri oldu. Köşe dönmecilik tetiklendi. İstanbul’da çok büyük gökdelenler yapıldı ama neo-liberal politikalar o kadar acımasızdı ki onların arka sokaklarında yaşayanlar bir ceplerine baktılar bir gökdelenlere. Ve toplumda muazzam bir adalet talebi oluştu. 1991’den başlayarak Refah Partisi’nin toplumdaki bu adalet talebine öncülük etmesi 95’te Refah Partisi’ni birinci parti haline getirdi.
“REFAH-YOL HÜKÜMETİ ÇOK BAŞARILI OLDUĞU İÇİN GECE YARISI OPERASYONUYLA ÇÖKERTİLDİ!”
TURKTIME: İktidardayken bu taleplere ne kadar cevap verebildi Refah Partisi?
NUMAN KURTULMUŞ: Şunu herkes takdir ediyor ki Refah Partisi, 11 aylık kısa iktidar döneminde Türkiye’de geniş kitlelerin refahını sağlamak konusunda çok önemli mesafeler kat etmiş bir hükümetti. Refah-Yol hükümeti başarısız olduğu için değil, çok başarılı olduğu için bir gece yarısı operasyonuyla iktidardan indirildi. 28 Şubat, Refah Partisi’nin tankın namlusuyla ortağının hançeri arasında sıkıştığı bir siyasi süreçtir.
TURKTIME: Milli görüşün üçüncü büyük çıkışı geliyor dediniz ama aynı gelenekten gelen Ak Parti iki dönemdir çok ciddi bir çıkış yakaladı. Ak Parti’yi milli görüşten saymıyor musunuz?
NUMAN KURTULMUŞ: 28 Şubat’la birlikte tekrar düdüğü çaldılar ve bu sefer sadece sahadaki takımları değil, tribünlerdeki seyircileri de attılar. Bu sefer Türkiye’nin sosyolojisi değiştirilmeye çalışıldı. 28 Şubat budur. Çok ağır bir antidemokratik havadır. Etkileri hala devam ediyor. Ve yeni bir konjonktür ortaya çıktı. Bu yeni konjonktüre uygun olarak yeni bir zamane partisi ortaya çıktı: Ak Parti. Ak Parti, bu anlamda Milli Görüş’ün devamı değil, tam tersine 28 Şubat olmasaydı Ak Parti olmayacaktı. Bunu Ak Partili arkadaşlarımız da bütün siyasi gözlemciler de kabul ediyor. Bu arkadaşlarımızın şimdi söyledikleri ile Refah Partisi zamanında söylediklerini yan yana getirin şaşırıyorsunuz. Bunu aynı insan mı söyledi diyorsunuz.
TURKTIME: Milli Görüş zirve yaptığı iki dönemde de halk oyuyla değil zinde güçlerin düdük öttürmesiyle alaşağı ediliyor. Ak Partililerin o zamanki söylemleri ile şimdiki söylemleri arasındaki bu taban tabana zıtlık Milli Görüş genlerine işleyen o korkudan mı kaynaklanıyor?
NUMAN KURTULMUŞ: Siyaset iddia ve irade işidir. Zor bir iştir. Bazı söylemlerinizi günün şartlarına göre geliştirebilirsiniz, günün şartlarına göre programlarınız değişebilir. Ama temel doğrultunuz değişmez. Mesela sayın Gül ile Recai Kutan’ın aday oldukları Fazilet Partisi kongresinin öncesinde genel hava şuydu: “Kabul etmemiz gerekir ki biz mağlup olmuş bir medeniyetin çocukları olarak siyaset yapıyoruz.” Sayın Gül’ün konuşmasında da bu vardı. Zannediyorum şifre buradadır. Toplumu yönlendirmek iddiasındaki siyasetçiler asla mağlup olduklarını kabul etmezler. Kaldı ki bizim medeniyetimiz çok büyük bir medeniyettir. Çok büyük birikimimiz vardır. Zaman zaman düştüğümüz olmuştur ama bu millet büyük bir millet olarak yeniden ayağa kalkmıştır. Siz karşınızdaki gücü “bunlar hakimdir ve bizi yendiler, biz kendimizi onlara göre yönlendirmeye başlayalım” derseniz bir sonuç alamazsınız. Temel farkımızı budur.
“28 ŞUBAT’I GERÇEKLEŞTİRDİLER DE ÇOK MU İYİ BİR İŞ YAPTILAR?”
TURKTIME: Şu açık ki, Milli Görüş ideolojisi ile resmi ideoloji örtüşmüyor. Üçüncü çıkışta da Milli Görüş’ün çizgisi aynen devam ederse benzer bir sonuç yaşanmayacak mı? Yoksa resmi ideoloji mi değişti de siz aynen devam diyorsunuz?
NUMAN KURTULMUŞ: Şuna karar vereceğiz: Egemenlik kimin? Kimin görüşünü esas alacağız? Siyasetin görevi kayıtsız şartsız milli egemenliği sağlamaktır. Kamu görevlilerinin görevi ise milli egemenliğe uygun bir şekilde kendilerine yüklenmiş sorumlulukları yerine getirmektir. 28 Şubat çok net gösteriyor ki yapılan iş yanlıştı. Bugün 28 Şubat’ı gerçekleştirenler bile diyor ki biz çok yanlış yaptık. 28 Şubat’ı yaptılar da çok mu iyi bir iş yaptılar? Türkiye’nin geldiği noktada ekonomi politik durum ortadadır. 28 Şubat’tan sonra ortaya konan IMF’ye bağımlı ekonomik yapı nedeniyle Türkiye’nin ekonomik modeli değişmiştir. Mülkiyet değişmiştir. AB önünde geldiği nokta ortadadır. Dolayısıyla herkesin bu milli egemenlik meselesine kayıtsız şartsız inanması ve kabul etmesi gerekir. Ak Parti’yi iktidara getiren şey 28 Şubat sonrasındaki anti demokratik havaydı. Millet buna bir cevap zannettiği için Ak Parti’ye oy verdi. Artı üç tane temel şey bekledi 2002’de: Dedi ki; ekonomik pastadan milletin çoğunu yararlandır, refahı tabana yay, özgürlük alanlarının önünü aç ve statükoyu değiştir. Ama ne yazık ki Ak Parti geçtiğimiz parlamento döneminde bunların hiçbirini yapamadı. Daha çok CHP ile birlikte bir gerilim siyaseti yürütmeye çalıştılar.
TURKTIME: Bunların hiçbirine cevap veremedi diyorsunuz ama sonraki seçimlerde oyu daha da artarak tekrar iktidar oldu…
NUMAN KURTULMUŞ: 22 Temmuz seçimlerinde halk Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki gerilim nedeniyle bu kadar çok oy vermiştir. CHP ve yandaşları bir yıl boyunca dediler ki “biz cumhurbaşkanını size seçtirmeyiz.” Millet de dedi ki “ben de seçerim.” Yüzde 47’nin başka bir anlamı daha vardı. “Siz 367’ye takıldınız. Buyurun, 367’ye takılmayın. Özgür ve daha demokrat bir anayasa yapın ve Türkiye’yi doğru düzgün yönetin.” Ama Ak Parti’yi kuran ve yükselten gerekçelerin hiçbirisi karşılanmadı. Millet şu anda bunların karşılanmadığını görüyor ve bekliyor. Toplumda yeni bir dip dalga ve 2010 yılından sonra Türkiye’de yeni bir döneme gireceğiz. Toplumda bundan sonraki siyasetin belirleyici unsuru olacak dört tane temel istek var: Bireysel ve toplumsal ahlakın bu kadar yozlaştığı bir yerde artık materyalist paradigmanın yürütülmesi mümkün değildir. Maneviyatçı olmayan hiçbir sözün Türkiye’de kıymeti kalmamıştır. İkincisi bu kadar dışa bağımlı ekonomik politikalarının uygulanıp sonuçlarının belli olduğu bir yerde kendi ayakları üzerine basmayan, milli olmayan hiçbir siyasetin karşılığı olmaz. Bu kadar haksızlığın ve adaletsizliğin olduğu bir memlekette özgürlüğü ve adaleti öncelemeyen bir siyasetin karşılığı olmayacaktır. Artı, anti emperyalist olmayan hiçbir siyasetin karşılığı olmayacaktır. Bunlar zaten bizim söylediğimiz şeyler. Önümüzdeki dönemde de yeni Saadet Partisi bunları yeniden sahiplenecek, toplumdaki bu temel ihtiyaçları karşılayıp siyasi gelişmelere öncülük edecektir.
“AK PARTİ MİLLETLE YAPTIĞI UZLAŞMAYI BOZDUĞU İÇİN KAPATMA DAVASIYLA KARŞILAŞTI!”
TURKTIME: Diyorsunuz ki bazı şeyler değişti ve 28 Şubat’ı yapanlar bile yaptıklarından artık pişman. Ama sizin zamane partisi dediğiniz Ak Parti’yi bile sistem kabul etmedi, neredeyse kapatılacaktı. Bundan, aslında pek de bir şeyin değişmediğini ve mevcut söyleminizle sistemle uzlaşamayacağınızı çıkaramaz mıyız?
NUMAN KURTULMUŞ: Tekrar söylüyorum: Uzlaşma milletle olur. Ak Parti 3 Kasım 2002’de milletle yapmış olduğu uzlaşmayı korumuş ve tek gerçek güç olan milletin verdiği oylara sahip çıkmış olsaydı kapatma davasıyla karşı karşıya kalmazdı. Ama maalesef şöyle bir yanlışın içine düştü. 4 kasım 2002’den itibaren taşları aldı CHP’ye attı. CHP’de aynı şekilde AK Parti’ye attı. Ama CHP bir duvar arkasına saklanmıştı. Orada Anayasa Mahkemesi, TSK, Danıştay, Yargıtay vardı. Ak Parti’nin CHP’ye attığı taşlar doğrudan onlara çarpıyordu. Bu yanlış politikanın içine düşerek yanlış yaptı. Gücü milletten alıp çatışmacı olmayan bir üslupla siyaset yapmış olsaydı 27 Nisan sürecine girmemiş olacaktı. Tayyip beyin lafı; dikleşmeden dik durmayı bilseydi 27 Nisan olmayacaktı. Demirel’in de çok hoşuna gitmiştir kavga siyaseti. Çünkü CHP’nin karşısında göründüğünüz zaman kolay oy alıyorsunuz. Milletimizde öyle bir şey var. Tayyip bey dik duramadı ama dikleşti.
TURKTIME: Hiç özeleştiri yaptınız mı? Sizin hiç hatanız olmadı mı 28 Şubat sürecinde?
NUMAN KURTULMUŞ: Refah Partisi’nin 28 Şubat’ta bir tane hatası vardı, o da birinci parti olmaktı.
“ERBAKAN OLMASAYDI 28 ŞUBAT’TA SONU BELLİ OLMAYAN KANLI BİR DÖNEM BAŞLARDI!”
TURKTIME: O hatayı siz tekrarlamayacak mısınız bu durumda?
NUMAN KURTULMUŞ: Şaka bir tarafa; o dönemde ne tehditler yapıldı, çantalar içerisinde önlerinde dolarlar açılan, tehdit edilen, birtakım kamu görevlilerinin özel kalemde ayakta beklettikleri milletvekilleri… Böyle bir ortam vardı. Refah Partisi’nin 156 milletvekili vardı. Bu arkadaşlardan hiçbir tanesi istifa etmedi. Ama o zaman Cumhurbaşkanı Demirel’in 276’yı bulun getirin lafından sonra maalesef bir gecede bu kadar açık bir parlamento çoğunluğuna rağmen Erbakan istifasını sunmak zorunda kalıyor, daha Başbakanlığa dönmeden Demirel Mesut Yılmaz’ı başbakan olarak atıyor. Fevkalade azınlıkla parlamentoda olan bir parti. Bundan daha önemli olan DYP’de 50 milletvekili bir gece içinde ayaklarınızı kırarız diye istifa ettiriliyor. Ve adını bile unuttuğumuz Şemsiye partisi kurduruluyor. Şimdi hakkını vermek lazım. Refah Partisi milletten aldığı vekaletin tamamını son ana kadar yerine getirmiştir. Ama şunu da büyük bir saygıyla anmak gerekiyor. Birinci olmuş, 4 milyon kayıtlı üyesi olan bir parti haksız bir şekilde, tamamen ayak oyunlarıyla 50 kişi alınarak azınlığa düşürülüp başbakanlıktan düşürülüyor, partisi kapatılıyor. Herkesin büyük karışıklılıklar beklediği bir ortamda kalkıyor diyor ki; “Refah Partisi’nin kapatılması tarihin önünde bir nokta mesafesindedir. Hiçbir önemi yoktur.” Ancak büyük devlet adamları bunu söyleyebilir. 28 şubat sürecinde kendi iddialarından vazgeçmeden ama hiçbir şekilde toplumu da germeden. Toplumu sonuçları nerede biteceği belli olmayan kanlı bir badireden kurtaran da hakkını teslim etmemiz gerekir ki sayın Erbakan’dır.